Türkiye’nin en genç illerinden biri olup, zengin kültürel mirası, doğal güzellikleri ve Ağrı Dağı ile önemli bir turizm merkezidir. Tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Iğdır, çok çeşitli kültürlerin ve geleneklerin bir arada yaşadığı, hoşgörü ve kültürel zenginliklerin şehridir
“İyi ki Varsın” yazı dizimde ülkemizin bilim, sanat, tıp,sivil toplum kuruluşlarının liderleri ve patronlar dünyasından tanınmış simalar yer aldılar. Bugünkü yazı dizimizin konuğu; “Hedef, dünya çapında en iyi olmak” sözünden yola çıkarak, Gastronomi sadeleştirdiği, ne hayata ne kendine fazla anlam yüklemediği yaşam felsefesini mutfağına da başarıyla yansıtmayı hedefleyen Adem Çinkılıç …
2004 yılında İstanbul Avcılar’ın Tahtakale Mahallesi’nde, şehrin gelişmemiş bir gecekondu bölgesinde dünyaya geldi. Çocukluk yıllarım dediği hayatında , pek çok zorluğunu erkenden deneyimlediği bir dönemi temsil ediyor.. Dedesi ,hayvancılıkla uğraşıyordu, dayıları ise tekstil sektöründe idi. Annesi tekstil işçisi, babası tüp dağıtım işinde çalışıyordu. Ailesinin çalışma azmi, kendisini erken yaşlarından itibaren hayatın temel dinamiklerini öğrenmesine yardımcı oldu . “ Mücadele etmek, emek vermek ve ayakta kalmak.”
Henüz çocuk yaşlarında, ailesinin yaşadığı bir yangın sonucunda, acımasız haberler peşi sıra geldi.Yangın sırasında dumandan etkilenen küçük kız kardeşi hastaneye kaldırıldı ve burada kalp rahatsızlığı olduğunu öğrendi. O günlerden bu yana kız kardeşi kalp nakli sırası bekliyor. Bu elim durum, kendisini hayatta her şeyin geçici olabileceğini, ancak dayanıklılığın ve sevdiklerin için mücadele etmenin asla bitmediği fikrini depreştirdi.
Sonrasında ailesi ile birlikte, dedesinin evine taşındılar .O günlerden itibaren bu hane halkı , hem zorluklarla hem de dayanışmayla başa çıkmayı öğreneceğim ,rehber edineceğim bir yer oldu.
İlkokul yılları, yalnızlık ve dışlanma ile geçen Adem’in, İlk öğretimi Necdet Semker İlköğretim Okulu’nda başladı. Ancak derslerde gösterdiği aktif katılım ve meraklı yapısı onun sınav sonuçlarına da yansımadı. İşin ilginç olanı da hatta daha da kötüsü, arkadaş gruplarına dahil edilmemesi ve sürekli dışlanan bir çocuk olması,kendi iç dünyasına yönelmesine neden oldu. Çocukluğun bu zorlayıcı yönü, insan ilişkilerini daha derin bir şekilde anlamasını sağladı.
Ortaokul yılları bir öncekinden farklı değildi. benzer bir yalnızlık sürdü. Ancak bu yalnızlık, önemli bir farkındalık kazandırdı. Hayatını değiştirmek onun elindeydi. Ortaokulun sonlarına doğru kendisinde yer bulan öz güven sayesinde kendi yolunu çizmeye karar verdi. Bu karar, hayatında yeni bir dönemin başlangıcıydı. Artık sadece hayatın pasif bir izleyicisi değil, aktif bir aktörü olmayı seçmişti.
Lise yılları, kendisi için bir dönüm noktası oldu. Sosyal çevresini genişletmek ve özgüvenini artırmak için paten kulübü kurdu. Bu kulüp, sadece bir sosyal faaliyet değil, aynı zamanda liderlik becerilerini geliştirdiği ve hayal gücünü harekete geçirdiği bir platform oldu.
Lise döneminde girişimcilik ruhunu keşfetti. Dayısının hediye ettiği akvaryumu süs eşyası olarak kullanmak yerine, balık üretimi yaparak gelir elde etmeye başladı. Ayrıca, yaz tatillerinde tekstil sektöründe çalışarak iş hayatının temel dinamiklerini öğrendi. Tekstil işinde sadece çalışmakla kalmayıp, kendi diktiği tişört ve sweatshirt’leri satarak küçük bir iş modeli geliştirdi. Bu deneyimler, bir birey olarak kendi ayaklarım üzerinde durması gerektiğini ve üretken olmanın değerini anlamasına yardımcı oldu.
Üniversite sınavlarına hazırlanırken, içindeki yemek yapma tutkusunun ne kadar derin olduğunu fark etti. Yemek yapmak onun için sadece bir hobi değil, aynı zamanda bir sanat ve ifade biçimiydi. Bu tutkusunu , profesyonel bir kariyere dönüştürmek için gastronomi bölümüne yöneldi. Üniversiteye başladığında sadece mutfakta çalışmayı değil, aynı zamanda global bir bakış açısı kazanmayı da hedefledi. Bu nedenle, %100 İngilizce eğitim alarak hem akademik hem de kültürel anlamda kendini geliştirdi.
Ancak mutfakta çalışmanın yanında, iş dünyasını yakından tanımak ve bu dünyada yer edinmek istiyordu. 2022 yılında, organizasyonlara insan kaynağı sağlayan Mystaff adlı bir firmada çalışmaya başladı. Bu firma sayesinde kongreler, konferanslar ve etkinliklerde yer alma fırsatı buldu. Sadece altı ay içinde süpervizör konumuna yükseldi ve bu süreçte iş dünyasının dinamiklerini yakından gözlemleme fırsatı buldu. Aynı zamanda, Plus İnsan Kaynakları aracılığıyla 5 yıldızlı otellerde aşçı olarak görev alarak gastronomi alanındaki uzmanlığını geliştirdi.
Maddi kazancın yanı sıra, manevi değerlerinin de de bir karşılığı olduğundan dolayı. 2023 ve 2024 yıllarında Zehra Ana Derneği’nin Erbain Çadırı projesinde gönüllü aşçı olarak görev aldı. Bu proje, sadece yemek yapmak değil, binlerce insanın ihtiyaçlarına hizmet etmek anlamına geliyordu. Gösterdiği özveri, projede tekrar yer almasını sağladı. Şimdi, 2025 yılında üçüncü kez bu anlamlı projeye katılmaya hazırlanıyor. Bu deneyimler, hem mesleki hem de manevi anlamda kendisini olgunlaştırdı.
Üniversitenin ikinci yılında, gastronomi dünyasındaki deneyimlerimi paylaşmak ve kendimi daha geniş bir çevrede ifade etmek için Mutfak.93 adlı markasını kurdu. Bu platformda, yaptığı işleri ve katıldığı etkinlikleri paylaşarak hem kendini geliştirdi ,hem de geniş bir network oluşturma imkanı yakaladı.. Ancak Onun ana hedefi , yalnızca bir şef olmakla sınırlı değildi.
Temel hedefim dediği , Gıda sektöründe bir iş insanı olarak varlık göstermek ve bu sektörde yenilikçi projelere imza atmak. Gıda sektöründe sadece üretici değil, aynı zamanda bir lider olmak istiyor. Küresel bir vizyonla, yeni ürünler ve iş modelleri geliştirerek hem sektöre katkı sağlamak, hem de genç girişimcilere ilham kaynağı olmak istiyor.
Hayatta karşıma çıkan her zorluk, benim için bir fırsat oldu diyen Vizyoner bir yapısı var. Azimle çalışarak ve kararlılıkla ilerleyerek, hayallerimi gerçeğe dönüştürmek için çalışmaya devam ediyorum. Demesi adeta bunun bir üst vizyonu .
Adem Çinkılıç, Enerji Petrol Medya Grup’ a, İyi ki varsın yazı dizimiz adına verdiği demecinde şu ifadelere yer veriyor.
Bugün her zamankinden daha çok umuda ihtiyacımız var. Umutlu olmak zorundayız; işte bu umudu benim gibi genç vizyonerler yeşertecek. Atatürk’ün gençlere inandığı gibi. Bir Cumhuriyet genci olarak da bununla gurur duyuyorum. Çünkü bu ülkenin geçmişinde gençler vardı . Kurtuluş Savaşı’nda da 14 -15 yaşında gençler savaşırken, yanlarında yine azim ve kararlılık vardı. Her dönemde olduğu gibi bugün de gençlerimiz halen var. . Bu ülkenin geleceğini gençlerimiz inşa edecek.
Siyaset olsun, spor olsun, benim gibi Gıda Sektörü olsun, sizin gibi basın yayın sektörü olsun, biz gençlerin olduğu her yer çiçek açar. Gençlerimize ne kadar fazla hayata dahil edersek, bu dünya o kadar güzel bir yer halini alacak. Çünkü biz gençler , duygu ve sistem arasında daha iyi bağ kurabiliyoruz.
İdeolojinden vazgeçmemek, güçtür bence. Kendini ispatlayabilmek için kafana koyduğun hedef için savaşıyorsan zaten güçlüsündür. Bu, “Ben para kazanabiliyorsam güçlüyüm” demek değil, bir fikri gerçeğe dönüştürebiliyorsan dünyanın en güçlü yatırım ve istihdam kaynağı sensin.
Kendisini hiç tanıma fırsatı bulamadım ancak, kendimi çok yakın hissettiğim birisi Suna Kıraç. Onun “Ömrümden uzun ideallerim var” sözü ve mücadelesinden, haddim olmayarak da olsa zaman zaman omuzlarımda yük hissettiğimde çok büyük feyz alıyorum. O da bence Allah’ın bir lütfudur. Son dönemde kızı İpek Kıraç da annesinin yaptıklarını bir ileriye taşımaya çalışıyor. Onu da inanılmaz takdir ediyorum..diyor
Sosyal sorumluluk projelerinde yer almaktan son derece mutluluk duyan ÇİNKILIÇ, fırsat bulduğu zamanlarda projelere destek vermek adına, kapsamlı projelerle insanlara uzanan elin kendisi olmak istediğini her fırsatta söylüyor.
Ülkesine olan sevgisi, özlem duygusu ile saygın ve bir o kadar kararlı yaklaşımları, iş dünyasında yardım sever vizyon anlayışı, hayata anlam katmasını bilen/bildiren girişimci ruhu, bilge kişiliği ve toplumun sevgisini takdirini almış kimliği ile gelecek için daha birçok projelerin hayata kazandırılmasına liderlik yapacak olan uluslararası bir diplomat kimliğe kavuşması ile tüm çalışmalarından dolayı,
Hayat, bir kitaba benzer; her gün yeni bir sayfa açar, her yolculuk yeni bir hikâye yazar. St. Augustine’nin dediği gibi, “Hayat bir kitaptır ve gezip görmeyenler hep aynı sayfayı okur.” Bu kitap ne kadar renkli olursa, yaşamımız da o kadar anlam kazanır. Seyahat etmek yalnızca bir yerden bir yere gitmek değildir; insanın kendini, hayatını ve dünyayı keşfetmesidir.
Bir yere varmak için değil, keşfetmek için seyahat eden Goethe’nin gezgin anlayışı, bize bu dünyada bir turist değil, bir kâşif olmamız gerektiğini hatırlatır. Yeni yerler, kültürler ve insanlar tanımak, insana yalnızca bilgi değil, derin bir alçakgönüllülük katar. Gustave Flaubert’in söylediği gibi, “Seyahat insanı alçak gönüllü yapar. Size dünyada ne kadar küçük bir yer işgal ettiğinizi görmenizi sağlar.”
Ancak seyahat sadece dış dünyayı keşfetmek değildir; aslında insanın iç dünyasına yaptığı bir yolculuktur. Andrew McCarthy’nin, “Ne kadar uzağa gidersem kendime o kadar çok yakınlaşıyorum,” sözünde belirttiği gibi, uzaklar bize kendimizi görmenin yeni yollarını sunar. Martin Buber ise bu yolculuğun insanın bilinmeyen yönlerini keşfetmesine olanak sağladığını söyler: “Bilmediğin bir yola gitmek bilmediğin bir yönünü keşfetmektir.”
Cesaret ve İlk Adımın Önemi
Her büyük yolculuk bir adımla başlar. Laozi’nin, “En uzun yolculuklar bile tek bir adımla başlar,” sözünde ifade ettiği gibi, ilk adımı atmadan ne hayaller gerçekleşir ne de ufuklar genişler. Kıyıyı gözden kaybetmeden yeni okyanuslar keşfedilemez, diyor Andre Gide. Bu cesaret, yalnızca fiziksel bir yolculuk için değil, aynı zamanda hayatta yeni deneyimlere adım atmak için de gereklidir.
Hayatı Zenginleştiren Seyahat
Matthew Karsten, “Seyahat için yaptığın yatırım kendin için yaptığın en iyi yatırımdır,” diyerek seyahatin maddi boyutunu değil, kişisel gelişime olan katkısını vurgular. Anonim bir söz ise, “Para harcayarak sizi zengin yapacak tek şey seyahat etmektir,” diyerek, gerçek zenginliğin deneyimlerde olduğunu söyler. Bu, Betty Williams’ın şu sözüyle tamamlanır: “Her şey kötüye gittiğinde kendine bir tatil ısmarla.” Çünkü bazen hayatın koşuşturmasından bir adım geri çekilip nefes almak, yenilenmek için en iyi yoldur.
Hayatı Dolu Dolu Yaşamak
Jack Kerouac’ın “Yaşa, seyahat et, maceraya atıl, şükret ve asla pişman olma,” sözleri, hayatın esas felsefesini özetler. Hayat bir defa yaşanır ve bu yüzden her anı dolu dolu değerlendirmek gerekir.
Sonuç
Hayat, bir yolculuktur. Seyahat etmek ise bu yolculuğun en güzel araçlarından biridir. Her adımda, her yeni ufukta biraz daha kendimizi bulur, biraz daha zenginleşiriz. Hayatımızın kitabını yazarken, keşifler ve deneyimlerle dolu bir hikâye yaratmak bizim elimizde. Çünkü Emile Zola’nın dediği gibi, “Hiçbir şey zekâyı seyahat etmek kadar geliştirmez.” Hadi o zaman bugün nereye gidiyoruz?
Ayşe Alpay ile röportaj başlıyor ve ilk duyduğum söz ;
Merhaba Levent Kandemir sözlerine ekliyor.
Emek en yüce değerdir. Başarıdan geçen güzel insanlarla, yolunuz güzelleşsin ifadesinde bulunan Ayşe Alpay’ kısa anekdotlar eşliğinde ifade ediyor ve yazı dizinimi oluşturmaya başlıyorum.
İş dünyası başta olmak üzere, siyaset dünyası içerisinde de yer alan ailenin ,altı kardeşten üçüncüsü olan Ayşe Alpay, eğitim yıllarına Amasya ilinde devam etmiş, Liseyi Amasya Atatürk Lisesi’nde okumuştur.
İnsanın eğitim mezuniyeti değil mezuniyetleri olmalı inancı ile öğrenme süreklilikleri devam eden Ayşe Alpay, kendi ifadesi ile şu an ve sonrasında , insan ve topluma fayda sağlayabileceği kariyer alanlarında yer almanın, yaşamda verilmiş şans olduğuna inanıyor. Başarıda iyi niyetli düşüncenin, bilgi dolu her adımın maratonlar yaratacağı idraki ile Basın Medya İletişim, Eğitmenlik alanlarının üzerine, şimdilerde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında eğitim almaya devam ediyor.
1996 yılında Eczacıbaşı Beiersdorf A.Ş bünyesinde kozmetik sektöründe ilk çalışma hayatına başlayan Ayşe Alpay, 2001 yılı itibarı ile Uluslararası Tv ve Medya sektöründe Make-up artist olarak görev yaptı. 2004 yılı itibari ile TMSF bünyesinde Uluslararası TV kanalları artistik hizmetler biriminde çeşitli yönetim görev kadrolarında yer aldı. Türkiye’de ilk artistik hizmet birimi işletmeciliği kurmuştur. Uluslararası Görsel Yazılı medya aalnından on seneyi aşkın bir zaman dilimi içinde Ayşe Alpay ismi ile staylig ve özel çalışmada ekibi ile birlikte yer aldı.
Bunlardan bir kaçına değinirsek ”Star TV, Kral tv,” ve beraberinde , Türkiye Güzellik Yarışmaları ödül törenlerinde ki sunum ve aktivasyonlarını sayabiliriz.
Ülkemizin ve Dünyanın Uluslararası alanda başarılara imza atmış sanatçımız sevgili İbrahim Tatlıses ile özel make up Sanatçısı 9 yıl görev yapmış .
Uluslararası sahne sanatları yazılı görsel medyada adını tarihe yazdıran Ayşe Alpay 2014 senesine kadar devam eden süreçte ,make _up keyifli en güzel mesleğinin yeniliklerini ülkemize kazandırması olduğunu belirtiyor.
Ayşe Alpay yakın zamanda ise Dünyada yedi kampüsü olan bir Türkiye Üniversitesine tecrübe ve birikimleri ile Profosyenel Sanat ve Sanatçı ve Makyaj bölümü açılması adına bölüm projesine devam etmekte.
Türkiye ve Uluslararası konjektüründe çocuklar başta olmak üzere, insana dair insanı yardım adına 2011 yılından bu güne çeşitli Uluslararası Vakıf ve STK aracılığıyla ile kadar çalışmalarım devam ediyor…
Ayşe Alpay, Türkiye’de Ekonomi Gazetecileri Derneği çatısı ile birlikte ilk inşaat zirvesi ve kentsel dönüşüm. Gıda (Gastronomi)başlıklı büyük paneli İstanbul Büyük Clup Cercle Oriant gerçekleştir. Güncel hayata dokunan bir çok organizasyon hazırlamış ve yönelmiştir.
Son zamanlarda ise özel bir Uluslararası bir Vakıf Üniversitesi ortaklığı ile gerçekleşen Uluslararası bir Filim Festivalinde Koordinasyon Başkanlığı içerisinde yer almaktadır.
Vatan büyü k aşktır diyen Ayşe Alpay de ülke ekonomisi için önemli olan Cumhurbaşkanımız Sayın; Recep Tayyip ERDOĞAN ‘ın ileriye dönük projelerinden bir tanesi olan Endüstriyel kenevir bitkisinin ülkeye katkısı amaçlı yazılarının haricinde Gelişim Proje çalışmalarına devam etmektedir.
AyşeAlpay Türkiye’nin en kapsamlı sosyal sorumluluk projesi “ESKİ HÜKÜMLÜLERE VE TOPLUMA YARDIM ETMENİN AKILLI YOLU” başlıklı projesinin çalışmaları arasına almayı düşündüğünü ifade ediyor.
Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi kategorisinde olmak istedim.
Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan tüm Girişimci Platformu örgütleri başta olmak üzere Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBB, Ankara Ticaret Odası ATO iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” Platformuna katılma isteğim ile Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi kategorisinde olmak istedim.
Kadın girişimciler, cesaretleriyle, başarılarıyla, başka kadınlara da ilham veriyor. Öyküsü karanlıkla kalan kadınlara ışık tutuyor. O yüzden onlara destek verilmesi ve hikayelerinin paylaşılmasının öneminden bahsetmeden geçemeyeceğim.
Bir önceki dönemlerde Girişimcilik noktasında yazıları ile iz bırakarak dereceye giren Aysun Aktaş Akdoğan, Ayşegül Abacı, Hande Çilingir, Gamze Cizreli, Ebru Baybara Demir gibi başarılarıyla ülkemize gurur yaşatan pek çok kadın girişimcinin yolu da bu platformda kesişmiş olması beni bu noktada harekete geçirdi.
Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi alanında ; kadının refahı üzerine faaliyetlerde bulunan sosyal girişimcilerin bu faaliyetleri ve aktivizmlerini ele almak amaçlanırken, kadının konumuna toplumsal cinsiyet açısından bir yaklaşımla eğilmek hedeflenmiştir. Bu bağlamda katılımcıların, özellikle kadına yönelik sosyal girişimciliği anlamlandırırlarken, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bilincinde ve dahi eşitsizliğe karşı bir tutum sergiledikleri ve bu tutumun literatürle aynı çizgide ilerlediği görülmüştür.
Ülkemizde kadın girişimcilerin karşılaştığı toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin temelinde, hala pek çok engel var. Onun dışında, en sık karşılaşılan sorunlar, ekonomik ve psikolojik temelli. Kadın girişimcilerin, harika iş fikirleri, çalışkanlığı, umudu ve azmi var. Fakat, ekonomik teşvik ve destek bulmakta, bazen de ilk adımı atmakta zorlanıyorlar. Bir de buna ek olarak toplumda; ev, çocuk ve yaşlı bakımı gibi sorumlukların kadına ait olduğu algısı eklenince, girişimcilik yolculuğu daha da zor ve fırtınalı hale geliyor. Hepsinin ortak noktasında sanırım SOSYAL Olabilme yani Sosyalleşme yatıyor.
Bir yerden başlamak gerekiyor, kendi istediğinize odaklanın diyebilirim. Bu ülkede kadın sosyal girişimci olmak zor, aslında sadece bu alan için de değil. Sosyal girişimcilik insanın kendine yaklaşma yolculuğu denebilir, kendini keşfetme yolculuğu. Bizi, kadınların birbirini desteklediği bir çıkış yolu ve umut olarak görüyorum.
Benim Sosyal girişimcilik fikrim, içinde bulunduğum sosyal gruplarda edindiğim farkındalık sayesinde oluştu. En çok desteği eşimden ve ailemden gördüm. “Kadınlar öncelikle sosyal varlıklardır. Bu nedenle sosyal destek onlar için önemlidir. Ayrıca izleyecekleri yol ve yardımı öğrenmek için böyle bir desteğe ihtiyaç duyarlar.”
Biz Kadınlar öğrenmeye daha açık olduğumuz için hem cinslerimizle çalışmak biraz daha kolay gibi görünüyor. Kadın olarak çalışma ortamına katılmamız için, ailemizden mutlak destek almamız gerekiyor.
Erkekler öğrenmeye ve gelişmeye kapalı oldukları için, onlarla çalışmak biraz daha zor gibi. Konu ile alakalı güzel bir tanımlama yapmak gerekirse, “Bir ailede kız çocuğunu çalışmalarınıza dahil etmek istediğinizde, en son kararı eğer varsa babanın vermesinin bekliyorsunuz. Bu süreçte eğer siz eğer baba ile iletişim kuramazsanız veya bu iletişim sağlıklı bir iletişim olmazsa kız çocuğu ile çalışmanız imkansız gibi görünüyor.”
Ayşe ALPAY olarak, özelimde hep şunu düşündüm. Günümüz İnternet ve teknoloji çağında, kadını, erkeği, sosyal olan her birey sosyal desteğe ihtiyaç duyuyoruz. Özelikle toplumuzda, çoğu kesimler deki kadın bireylerimiz daha çok ihtiyaç duyuyoruz.
“İnsanların birbirinin derdiyle dertlenmeyi unuttuğu, bireysel hazların egemen olduğu bu çağda Sosyal Etkinlik ruhunu canlandırmak çok önemli.” Genç kadınlarımızın her alanda üretken bireyler olması için çalışmalar yürütüyorum . İnşallah sonuç alırım.
“Eğer yaşadığınız toplumda ; Hakikatin peşinde olmak kadar, yakalanmış bir hikmetin cesaretli bir duruşla savunucusu olabilmek de önemli. “
Sosyal Etkinlik anlamında dersimize iyi çalışmalıyız.
Ürettiğimiz tüm projelerin, esasında yegâne rehber kendi öz değerlerimiz ve gerçek anlamda objektif bilimsel çalışmalarımız olmalıdır .
Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’ Biz Kadın Girişimcilerin Sosyalleşmesi adına ;
Toplumsal dayanışma çatısı altında ,STK ‘lar ,Dayanışma ,ortak payda altında iş birliklerine adeta yol gösteriyor. Kadın girişimcilerin daha kuvvetli bir sesle kendilerini anlatabilme, duyurulabilmeleri için Bir OKUL
Ben sözlerimin sonunda şu belirtmek istiyorum.
“İstenmeyen tabuları kırmak istemeyenler, en başta biz kadınlar. Bu isteksizliğimizi yok etmemiz kadın olarak birbirimize destek olmamız gerekiyor. Üst düzey yöneticilikle ilgili kadın olarak ne kadar istekli olup karar mekanizmalarında yer alırsak o kadar çok kadınların hayatını olumlu yönde etkileriz.” İnancındayım.
Ve her başarının denenmiş bir kararla başladığını unutmasınlar…”Dünde yaşadıklarım bana tecrübe……”Yarın adına hedef, Gelecek adına Kariyer” olacağa inancını taşıyorum
Ben ve benim gibi yarışmada yer alacak bütün girişimci kadınları kutluyorum. Ülkemizde kadın girişimcilerin ve onlara destek veren kurumların da artmasını diliyorum. İnşallah Başarı hep birlikte sosyalleşen Kadınlarımız ile olur.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.